Kedi ve Köpeklerde Beslenme Hatalarından Kaynaklanan Deri Hastalıkları

Kedi ve Köpeklerde Beslenme Hatalarından Kaynaklanan Deri Hastalıkları

İnsanlarda olduğu gibi, hayvanlarda da derinin çok önemli fonksiyonları vardır. Beş duyu organından biri olan deri, vücudu dış etkilere ve bakteri gibi hastalık yapan ajanlara karşı korur. Vücuttan su kaybını önler. Vücut sıcaklığının kontrolünü sağlar. Deri altı yağ tabakası, gıda ile yeterli düzeyde enerji alınamadığı durumlarda yedek bir enerji kaynağı olarak görev yapar. Bağışıklığın gelişmesine katkıda bulunur. Kedi ve köpeklerde deri ve tüy sağlığı beslenme ile oldukça yakından ilişkilidir.

Peki, kedi ve köpeklerde beslenmeye dayalı deri hastalıkları ne zaman ortaya çıkar?

  1. Kötü formüle edilmiş mamalar: Kedi ve köpeklerin besin maddesi ihtiyaçları, farklı yaşam dönemlerine (yavru, erişkin, yaşlılık, gebelik, emzirme) göre oldukça değişkenlik gösterir. Mama formülasyonlarında bu faktörün dikkate alınmaması, çeşitli dermatolojik problemlere yol açar.
    Kedi ve köpeklerde deri ve tüy sağlığı üzerinde etkili olan besin maddeleri nelerdir?
    -Protein-amino asitler (metiyonin, sistin, sistein, prolin, fenilalanin, tirozin)
    -Vitaminler (Vitamin A, E, biyotin, riboflavin, niyasin, piridoksin, kolin)
    -Mineraller (bakır, çinko, iyot, manganez, selenyum)
    -Esansiyel yağ asitleri (linoleik asit;omega-6, araşidonik asit, alfa-linolenik asit;omega-3, EPA, DHA)

    Yukarıda bahsi geçen besin maddelerinin düzeyleri mamada yetersizse veya A vitamininde olduğu gibi ihtiyacın üzerindeyse ya da enerji/protein ve omega-3/omega-6 yağ asitleri oranında olduğu gibi aralarında uygun bir oran yok ise deri ve tüy sağlığı problemlerinin ortaya çıkışı kaçınılmazdır.

    Peki, kedi ve köpeklerde beslenmeyi düzenleyerek hangi dermatolojik problemleri önleyebiliriz?
    Evcil hayvanlarımızın beslenmesinde yüksek kaliteli mamaları tercih ederek; kaşıntı, ürtiker, derinin kalınlaşması, deri iltihabı, tüylerin renginde değişim veya donuk bir görünüm, tüy dökülmesi, kronikleşmiş kulak yangısı gibi deri ve tüy sağlığına ilişkin problemleri ve zaman zaman bu belirtilere eşlik eden sindirim sistemi bozukluklarını önleyebiliriz. Son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalar; diyetin omega-3 yağ asitleri ile takviye edilmesinin ve omega-6:omega-3 yağ asitleri arasındaki oranının düzenlenmesinin; yangısal deri hastalıklarının kontrolünde başarı sağladığını göstermiştir. Bu doğrultuda, mamalara omega-3 yağ asitleri bakımından zengin hamsi, sardalya ve ringa balığı gibi soğuk su balıklarından elde edilen yağların ilave edilmesi gündeme gelmiştir. Ayrıca çalışmalarda, aloe vera ve zerdeçal gibi çeşitli bitkilerden elde edilen ekstraktların kaşıntı şiddetini önemli düzeyde azalttığı saptanmıştır. Yine probiyotik ve prebiyotiklerin mamalara ilave edilmesiyle kedi ve köpeklerde dermatolojik belirtilerde önemli düzeyde azalma gözlenmiştir.
  2. Mama üretiminde ham madde kalitesine dikkat edilmemesi: Mama yapımında kullanılacak ham maddeler; laboratuvar analizleri yapılmadan ve istenilen kriterlere uygunluğu saptanmadan formülasyonda kullanılacak olursa, benzer şekilde dermatolojik problemlerle karşılaşılabilir.
  3. Mamaların saklama koşullarına dikkat edilmemesi: Mamalar; güneş görmeyen, mümkün olduğunca kuru- serin bir yerde ve ambalajlarının ağzı kapalı olarak saklanmalıdır. Aksi halde, mamanın içerdiği yağlar acılaşır ve açığa çıkan zararlı bileşikler hayvanların sağlığını olumsuz yönde etkiler. Ayrıca, mamanın vitamin içeriğinde ve aromasında ciddi kayıplar şekillenir. Vitamin içeriğindeki kayıplar, deri ve tüy sağlığı problemlerine yol açar.
  4. Ev yapımı diyetler: Ev yapımı diyetlerin hazırlanmasında kullanılan gıdaların besin maddesi içerikleri oldukça değişkendir. Daha önce de değinildiği gibi, kedi ve köpeklerin besin maddesi ihtiyaçları; farklı yaşam dönemlerine, aktivite durumlarına ve yaşadığı ortamın koşullarına göre değişkenlik gösterir. Tüm bu faktörlerden dolayı maalesef standart bir ev yapımı diyet hazırlamak pek de mümkün olmamaktadır.
  5. Çeşitli metabolik veya enfeksiyöz hastalık durumlarında: Pankreas yetmezliği, yangısal bağırsak hastalığı ve ince bağırsakta aşırı bakteri çoğalması gibi besin maddelerinin sindirimini ve emilimini engelleyen durumlar dermatolojik problemlere zemin hazırlar.
  6. Fitik asitce zengin ham maddelerin mama formülasyonlarında yüksek oranda kullanılması: Bitkisel kökenli ham maddelerde bulunan fitik asit; çinko, bakır, manganez ve selenyum gibi deri ve tüy sağlığı için önem taşıyan mineralleri bağlamak suretiyle bağırsaklardan emilimlerini azaltır.
  7. Gıda alerjisi: Kedi ve köpeklerde çeşitli gıdalardaki antijenlere (çoğunlukla proteinler) karşı şekillenen immünolojik bir reaksiyondur. Gıda alerjisine en çok neden olan kaynaklar; sığır eti, soya, buğday, süt-süt ürünleri ve yumurtadır. Tüm kedi ve köpek ırklarında gözlenebilir. Siyam kedileri daha duyarlıdır. Belirtiler genellikle mevsimsel değildir. Gıda alerjisi olan kedi ve köpeklerin neredeyse tamamında gözlenen klinik belirti kaşıntıdır. Kaşıntı vücudun belirli bir bölgesinde ya da tüm vücuda yayılmış şekilde olabilir. Diğer klinik belirtiler ise ürtiker ve çok yaygın olmasa da sindirim sistemini ilgilendiren bozukluklardır. Gıda alerjisi bazen tekrarlayan kulak yangısı ile sınırlı kalabilir. Gıda alerjisi olan kedi ve köpeklerin % 20-30’u çevresel alerjenlere karşı da duyarlıdır ve bu durum genellikle evcil hayvanlarda atopik dermatitisin şekillenmesiyle sonuçlanır. Gıda alerjisinin atopik dermatitisten ayırt edilmesi oldukça zordur.

Atopik dermatit, evcil hayvanların çevresel alerjenlere (çim, ağaçlar ve otlardan kaynaklıanan polenler, küf sporları, ev tozu, ev tozu akarları vs) karşı gösterdiği alerjik reaksiyonlardır. Vücudun tüysüz kısımlarında (yüz, karın, kasıklar, kulaklar) kaşıntı, kızarıklık, sivilce görünümlü yapılar, kabuklanma ve kabarıklıklar ile karakterizedir. Golden Retriver, Labrador Retriver, Terrier ve Buldog gibi köpek ırkları daha duyarlıdır. Beslenme atopik dermatitisin teşhis ve tedavisinde önemli bir rol oynar. Derinin bozulan bariyer özelliğini tekrar kazanması ve alerjenlere karşı bağışıklık yanıtının oluşmasına yardımcı olur. Birçok bilimsel çalışmada, beslenmenin atopik dermatitisin tedavisi üzerindeki olumlu etkileri kanıtlanmıştır.

Gıda alerjisini, atopik dermatitten ayırt etmek için; hayvanda dermatolojik veya sindirim sistemine ilişkin belirtilerin (veya her ikisinin) ortaya çıkışını takiben, şüphelenilen gıda bileşenini diyetten çıkarılır. Belirtilerin ortadan kaybolması gıda alerjisine işaret eder. Şüpheli bileşenin diyete eklenmesiyle, belirtiler tekrar gözlenirse teşhis doğrulanmış olur.

Kedi ve köpeklerde gıda alerjisininin tedavisinde; lezzetli, besin maddelerince dengelenmiş, kaliteli ve yüksek sindirilebilirliğe sahip protein kaynaklarının kullanıldığı, antijen içermeyen mamalar kullanılmalıdır. Mamadaki omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, yeterli düzeyde ve uygun oranda olmalıdır. Özel olarak hazırlanmış hidrolize protein içeren mamalar gıda alerjisininin tedavisinde kullanılabilir. Mamaya ek olarak diğer gıdaların verilmesinden kaçınılmalıdır. Bu tür olguların diyet ile kontrol altına alınması, ilaç tedavisinden daha önemlidir.

Prof. Dr. Gülay Deniz
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı